8 Mart 2010 Pazartesi

1877 SOKAK (HATEM SOKAK )

Serdar KALAYCIOĞLU

Ben 1960 yılında bu sokakta doğdum. Zübeyde hanım caddesine istasyondan girince sağdaki ikinci sokak (ilk sokak tren yoluna paralel çocuk yuvasına giden sokaktır). Şimdiki Kaymakamlığın karşısında bu sokak. Sokağımız eskiden Karşıyaka hatta İzmir’in en büyük yazlık Açıkhava sinemaları Hayal ve Beyazıt sinemalarının tam karşısındaydı.
İlkokulu Ankara ilkokulunda orta ve lise öğrenimimi Karşıyaka Erkek Lisesi’nde tamamladım.
Doğduğum ve 2002 yılına kadar oturduğum sokağımızda yaşayan eski Karşıyakalı’ları ve onlarla birlikte yaşadığımız güzel anılardan bazılarını anlatacağım sizlere.
Çocukluğumuz bu sokakta 1 Mayıs’ta açılan ve Ekim sonuna kadar açık kalan yaz günlerinin eğlencesi ile geçerdi. Kış aylarında ise bu sinemanın boş zeminini minyatür kale top oynamak için kullanırdık. Hem trafik açısından tehlikesizdi hem de komşularımızı rahatsız etmezdik.
Hayal sineması genelde yabancı Beyazıt sineması ise yerli film oynatırdı hem de her gece iki film haftada Perşembe günleri de filmler değişirdi. Böylece haftada 4 yabancı 4 yerli film seyrederdik. Sinemaların önünde birer tane uzun çerezci tezgahı olurdu herkes içeri çerezini alırdı ve içerde de sandalyeler tahta olduğu için minder satılırdı ayrıca. İçerde 3 kere mola olurdu bunlarda da meşrubat satışları yapılırdı, cincibir, sunalkola, su-ga, elvan gibi meşrubat markaları en gözde markalardı. Şimdilerde Ayvalık Tostu diye bilinen tost ekmeği ile o zamanlar bu sinemalarda sucuklu-peynirli-karışık tostlar yapılırdı, ama nedense tost denilmez “Peynirli Sucuklu Saaaandıviç” diye satılırdı. Tahta kasalarda satılan gazoz şişelerine açacak sürterek çıkarılan ses hala kulağımda, “gazozcu geldi” anlamında..
Bu arada yine bu sinemalarda sezonda bir iki tane konser olurdu. Ben Beyaz Kelebekleri, Mavi Işıklar’ı, Cem Karaca’yı, Bedia Akartürk’ü, Erol Büyükburç’u, Emel Sayın’ı, Erkin Koray’ı, ilk buralarda seyrettim.
Bahar ve yaz mevsimlerinde mahalle sakinlerinin akşamları en büyük eğlencesi akşamları kapı önlerinde biriki komşu toplanıp çay demlemek, çekirdek çitlemekti. Bu arada daha böyle meşrubatlar olmadığı zamanlarda sokak aralarında dolaşan gazlı şekerli gazoz diye satılan çivileme ile soğutulan ve birgüzel de açarken patlatılan gazozcular, sakızcılar, ballıbabacılar, macuncular da beklenirdi geçsin diye. Ve tabi ki gece bekçilerimiz. Herkesi tanırlardı selam sabah geçerlerdi kahverengi üniformaları ve geceleri öttürdükleri düdüklerle. Ama o zamanlarda bu kişiler sayesinde güvendeydik.
Turşucu amcamız vardı akşam üstüleri geçerdi hergün saat 17.00 gibi, “LEMONEÇİİİİ” diye bağırır, birgün salatalık diğer gün lahana turşusu ve isteyene özel yapılmış acı turşu suyu ile beraber. O geldimi, maçlar, istoplar, saklambaçlar durur turşular içilirdi.. “Anneee !! 25 kuruş verseneee, lemoneçi iççem”
Kağıt helvacımız, Pamuk atıcımız, bileycimiz, sütçümüz, postacılarımız, mandalcılar/leğenciler eskiciler, ayakkabı boyacıları, kalaycılarımız ve de Kuran da satan sülükçü , nane suyuuuu kekik suyuuuuu diye bağıran ve şişelerde bu sulardan satıp birer bardak satan beyaz gömlekli amca hergün muntazaman dolaşırlardı.
Çocukken bizlerde oyunlar oynardık tebeşirle çizilmiş yılan üzerinde gazoz kapağı yürütme, meşe, 9 kiremit, yakartop, istop, saklambaç, beştaş, minyatür kale futbol derken turnuvalar, derken basketler başladı..
Bizim evimiz eski taş evlerdendi tam 49 yıllıkken 1981 de yıktık. Kapı karşımızda kasap Kemal amca vardı rahmetli oldu. Onların birkaç ev yanlarında çarşıda eski Elif, şimdiki Deniz sineması köşesinde, eski karakolun karşısında girişteki köşe dükkanda bakkallık yapan Şen Kardeşler Bakkaliyesinin Hüsamettin abiler vardı. Eşi ve çocukları hala burada oturuyor. Yine karşı sokağımızda bir zamanların oyuncakçısı ve camcısı Fatma hanım teyzeler vardı kızları hala kilise sokağı girişinde kitapçılık yapıyorlar. Amcaları, KSK nin eski futbolcularından “Milli” lakaplı Mustafa Milli de zamanında bizim sokakta oturdu. Şimdi müze haline getirilmek istenen Tren İstasyonundaki gazete bayisi uşaklı İsmail abi ve sokağımızın şimdiki kaymakamlık tarafından girişindeki sol köşede yıllarca bu sinemaların ve kaymakamlığın olduğu arazilerin sahibi Refik amca vardı tek başına yaşardı ve birgün yine o ve de tek başına ölü bulunmuştu o kadar zenginlikte bile tek başına, sadece kedileriyle ölmüştü, hatta öldüğü de birkaç gün sonra anlaşıldı. Sokağımızın bir tarafı Zübeyde hanım caddesine bir tarafı da 1716 sokağa açılır. 1716 tarafında Ali bey hamamı vardı ve hamamın sahibi Ali bey ve eşi Fatma hanım burada otururdu, hamamın bahçesindeki evlerinde. 1716 sokaktaki komşularımızdan biri de, eskiler bilir “Sevim Tuna” idi, Kaymakamlık görevi de yapmış olan annesi ve babasını arada bir ziyarete gelir, hepimiz onu göreceğiz diye kapının önüne doluşurduk. Komşu sokaklardan bir komşumuz da, yine eskilerin bileceği ses sanatçısı Osman Türen’di, sonra tiyatro ve TV sanatçısı olan oğlu Şükrü Türen sokaktaki oyun arkadaşımızdı, Buggs Bunny’i o seslendirir. Yine bizim sokaktan çıkıp da Soğukkuyu’ya doğru dönünce bakkal Hafız amcanın şekerli toz leblebilerini hala unutamam. Bizim bahçemiz iki evle birlikteydi, biri de babamın amcasının eviydi ve onlarda uzun yıllar orada oturdu. Bir çoğunuz bilir KSK’nin ilk yelkencilerinden partal Hasan lakaplı Hasan Kalaycıoğlu da sokağımızdandı. Babası rahmetli Ziya Kalaycıoğlu babamın amcasıydı ve İzmir’in ilk yedek parçacısıydı ve lastik işiyle de uğraşırmış. Hala torunlar ve Hasan Kalaycıoğlu bu sokakta oturuyor.
Sokağımızdan sola, istasyona doğru komşularımız Ahmet Sezgin, Şair Atila İlhan ve Çolpan İlhan’lardı, Kerem çocukluğunda yazın dayısının evine gelirdi, laf aramızda pek şımarıktı..

DAHA ÇOOOK VAR YAHU…
HIDIRELLEZ
MAHALLE GEZİLERİ
SİNEMAYA GELİP SOKAĞA PARK EDEN ARABALAR
NURİ ATEŞ’in MAÇLARA GİDİP PAZAR AKŞAMI CAMLARI KIRIK GELEN OTOBÜSLERİ
SANA KASASINA GERİLEN YAĞLI KAĞITDA ve MUM IŞIĞINDA KARAGÖZ OYNATMA
ARKAYA KAMÇIIIIII (geçen faytonların arkasına oturanlar için faytoncuya bağırış)
Arnavut Kaldırımı taşların üzerine atılan ilk beton ve sonrasında asfalt..
Kaldırım taşlarına kolayca çizilerek oynanan DAMA
1877 Sokakta sünnet düğünü.. Mahallenin çocuklarına Karşıyaka turu attıracak faytonlar gelmiş...fotoğrafa baktıkça.. "YUMURTANIN SARISI..GİTTİ PİPİNİN YARISI" seslerini duyar gibi oluyorum.. Evet, evet yanılmadınız arkada görünen de meşhur HAYAL SİNEMASI… Hey gidi günler, aylar, yıllar.. Ne kadar da hızlı geçtiniz.

3 yorum:

Adsız dedi ki...

Ne güzel, o günlere döndüm yazı boyunca...Demiryolu bir sınır gibiydi biz aşağıdakiler için...Okulu farklı , yolu farklı olduğundan anca Lisede demiryolunun üstünü tanıyabildim layığınca...Sizin sokakta mıydı , nur içinde yatsın, İngilizce Öğretmeni Cemal Asan -Şube ortaokulundan- ve oğlu Suavi benim futbol arkadaşım vardı...Hayal Beyazıt gerçekten de karşıyaka'nın yazlık sinemaları içerisinde amiral gemileriydi, kocamandılar, en arkalarda , makine dairesine yakın oturmayı marifet bilirdik. Ayaklar öndeki koltuğa uzatılır, çiğdemler ağzı dili şişerene kadar yenir, aralarda ise illaki gazoz içilir...Gazoz markalarında bir düzeltme yapmalıyım, Sunal kola değil, Sunal Kokteyl...Su ga için teşekkürler, unutmuştum, Vinanko vardı, Cincibir vardı, Benda vardı, Sen-Sun (biz içelim) vardı...Bir aralar Ankara gazozunun da dağıtımı yapılmıştı sanki...Ya çok değil, senede bir gün o zamanlara dönmek, yaşamak istiyorum...Şarkı gibi oldu :) "..senede bir gün..." sağlıcakla kalın...

layka dedi ki...

Yazınızla çocukluğuma döndüm. Sizden 9 yaş daha büyük olmama karşın aynı şeyleri İstanbul'da yaşadım. Zaman zaman eşimle geçmişteki yazlık sinemalar ve seyyar satıcılar hakkında konuşuruz. İstanbul'da yaşadıklarımızın benzerini Karşıyaka'da yaşamışsınız. Güzel paylaşım için teşekkürler.
Talat Heral

şükrü dedi ki...

Lucy Cat Porno
creampie
porno doggy
dolly buster porno
porno
hd porno
brazzers porno
anal porno